28 Eylül 2013 Cumartesi

bir takım şeyleri açıktan yazmaya başlayacağım

ey peki araştırmacı, neden sabotaj?
- emh. bunun cevabını burda vermek zor.
peki araştırmacı,  bu kadar çalışmaya rağmen yani gerçekten hayatta belirli bir pozisyon edinmek ya da hayatta ilerlemek ya da akranların arasında öne çıkmak için değil miydi bu? yani neden mesela parçası olduğun networkler içinde pozisyonunu güçlendirecek ve ilerletecek işleri yazıvermek ve yayınlamak bu kadar can sıkıcıydı da kimsenin okumayacağı yerlere kimsenin ilgilenmeyeceğini bildiğin konuları kimsenin pek öyle deşifre etmeyeceği türden yazmak önemliydi?
- emh. yani bu da anlat anlat anatılamayacak kadar karışık. ama hayır.
e peki araştırmacı senin yani bir tür üretimin var mı ve neden ürettin yani ve ne anlamı var insanlığın bakış açısından?
- emh. insanlığın ta üç nokta, bakış açısının ta üç nokta, siz takılınız diyorum, üç nokta, benim de bir bildiğim var ve öyle anlasanız ne böyle anlasanız ne. hani bir fotokopiciye gitmiştim ve orda "asla yaptığınız işi ehli olmayan biriyle tartışmayın" diyordu. haklıydı.
özetle, evet ama benim de bir düşündüğüm var. boşa olan tüm bu şeylerin bu şekilde akıtılmasının sebepleri vardı. ve tabii ki burada sadece en heyecanlı akıntılar fırtınayı atlatacaktı. doktoramı onu anlamlı gören tek insan grubuna adayacağım biterse (çekirdek aileme), ben ise bir zaman öleceğim. sizi bilmem.

25 Eylül 2013 Çarşamba

3. yazışıma kadar

geçmiş olsun.
artık bir noktası bile düzeltilmesin.
her şeyi tamam varsayılsın.
pışpışlansın gönderilsin.
bitsin.

19 Eylül 2013 Perşembe

hafif.

pöf.
küçük bir kutlama zamanı.
(her nasılsa evimde bulunan bir parça rokfor peyniri ve bir bardak dimitrakopulo eşliğinde terasımdaki şezlonga tüy gibi düşecim.)
iç sıkıcı kısmı bitti.
şimdi hepsinin üzerinden geçilecek.
dikkatle.
tamam, dert değil.
bu iç sıkıntısı geçti ya.
puf.
yük kalktı.
ha bitti mi, bitmedi.
ama yükü kalktı.

11 Eylül 2013 Çarşamba

tez darbesi

tam usturuplu bir conclusion'la işi bağlamak üzereydim ki kapımın önünden dünyayı kurtaran adamlar akmaya başladı. yahu arkadaşlar, çapulcular, ayyaşlar, TCler, ali ismailler ve diğerleri, günlerdir bekliyorum bu çalışmak halini, gelsin de başlayayım ve bitireyim diye. geldi. ama isyanlar da kapıma dayandı. hayır ben isyana gitmiyordum, ruhum karışmasın diye, isyan kapıma geldi. gazı ciğerlerimi yaktı, gözyaşları döktürttü. bu faiz lobisi değil, bu tez lobisi. tezimi bana bitirtmeyecekler. beni bu akademyada doktor etmemeye kararlı güçler var.

5 Eylül 2013 Perşembe

o esnada işbaşı yapılması


tam da samimi (ve biraz iddialı) bir giriş ve bir de özet yazmıştım... hazır enternasyonel workshop'umu iptal etmişken ben işi gücü de bırakayım. ben emekli olayım. isyan da çıkmasa hiç tatil yapacağım yoktu. ve tatil yoksunu bir yazın ardından hiç işbaşı yapacak halim de yoktu. bir conclusions yazayım ve emekli olayım.

3 Eylül 2013 Salı

iptal

bu olabildiğince samimi introduction'ıma bir son verirken, kağıtları tanımları prosedürleri katlayıp eğip bükmeye ya da bunlar için eğilip bükülmeye de veda etmek isterim. bir yerlere bir algılara bir bakışlara bir eşiklere uyum sağlamak için koşuşturup yetişip durmalara son. çalışmayacağım asla demek istememiştim, sabote edeceğim her zaman demek istemiştim. başarılı olmayacağım asla. başarı da o başarı yani, bu başarı değil. bu başarı ise, berideki, bizim başarımız, insanın akıntılarınla uyumlu olarak kurgulayıp algıladığı başarıları. onlar beriki başarılar. bir de öteki başarılar, diğerlerinin, dayatılan başarısı var. başarılı olmayacağım asla. bu amaçla küçüklüğümüzden itibaren yapmakta olduğumuz gibi benbiz gerektiği anda derelere barajlar kurup akıntıları durduracağız. hayasızca bir hayat idi araştırma hayatı. tarihe karışacak. içe sinmeyen paper'ları, iş olsun diye yazılan projeleri, kavrayışsız kriterleri ile akademik hayatı yeniden geride bıraksam bir.
akademik bitince akademik, akademik bitince de akademik başlıyor. bu inandırıcılıktan uzak ve hırslı akademide durma demiyorum, kendine göre yine dur.