11 Şubat 2015 Çarşamba

beden işi

kafasız işleri dilemiştim, bu doğru. geldiler. yığın yığın, sel gibi, oluk oluk, gürül gürül geldiler. bir işlemden emektar enstitümüz bir adet istiyorsa, bir adet de uzaktaki ülke istiyor. çeklistimi gömdüğüm yerden çıkarttım.

günlerdir doktoranın tüm imajlarını elden geçiriyorum. ne kadar çoklar! bu işin kafadan istediği esas olarak hafıza... o da zor olabiliyor. bazı imajlar yüzünden bulanık, uzak, gri bir alana doğru seyahat etmek durumunda kalabiliyorum..
doktorada bu imajlardan yüzlerce var. her biri 6-7 yıldır tekrar tekrar revize edilen bir serinin ürünü. yani her birinin kim bilir kaç tane eski versiyonu var. tezi tekrar tekrar yazarken çok düzenli davranamamışım ya da tertipli olamamışım ve tabii ülkeden ülkeye, bilgisayardan bilgisayara, formattan formata ve düzenden düzene geçerken de, geçilen yollar ve bırakılan izler epey karmaşıklaşıyor..

yazdığım uygulamalar şu an bile sürekli imaj basmakta olduğundan aslında o eski klasörlerde yüzbinlerce (belki milyonlarca!) imaj duruyor. ve bu yüzbinlerce imajdan elcağızlarımla ürettiğim binlerce değerlendirme, analiz, görselleştirme grafiği var. daha üst seviyede, tezin ilerleyişine ya da kavramsal kurgusuna dair ya da uğraştığım bir konuya dair onlarca grafik serisi ve her birinde onlarca imaj... her imaj için bir kaynak dosya var ve hedef onu bulmak işte ama bu çoğunlukla .svg dosyalarının yüzüne bakınca içinde ne olduğu anlaşılmayabiliyor... tarihlere bakıyorum, güncellemelere bakıyorum, farklı versiyonlara bakıyorum çünkü bunları farklı tez izlemesi, bildiri, görüşme, sunum, makale ve tez versiyonları boyunca yenilemişim, değiştirmişim, yedeklemişim, klasörlemişim, sonra klasörlerin yerlerini değiştirmişim vd. şimdi tezin bir yerindeki bir imajın orijinali neredeydi diye aramaya başlıyorum ve bazıları o kadar derinlerden çıkıyor ki adeta geçtiğim yolları geriye doğru katediyorum ve uzun yıllardır kapalı kalmış kapılar açıyorum, bir tuhaf hakikaten, zihnim aydınlanıyor, tabii ya diyorum, orda öyle bişey yapmıştım burda da böyle bişey var di mi diyorum...

demek istediğim, imajları elden geçiren, yani imajların yazı tiplerini ve boylarını ve çizgi tiplerini ve üsluplarını ortaklaştırmak ve imaj formatlarını ve boyutlarını baskıya uygun hale getirmek için çalışan kafa oldukça mekanik işliyor ve o rahatlatıcı denebilir. arzuladığım kafasız işi buydu. ama ona ek olarak birer kapalı kapı gibi görünen klasörler boyunca dolanırken hafızayı kurcalayan, çağrışımsal ve bulanık bir kafa çalışma düzeni de var.

sonuçta bunların hiç biri kafayı tam olarak yormuyor. yormadığı için de koltuktan kalkmamacasına otomatik bir çalışma çılgınlığı başlıyor ve en sonunda beden iflas ediyor.

Hiç yorum yok: