14 Ocak 2013 Pazartesi

akademik değerlendirme

bir önceki girdimin son alıntısını yeniden alıntılıyorum:

''' "... to resist this academic meritocracy in a dignified manner; to speak up with arguments and
reasons; to advocate slow research; to fight this unilateral, counterproductive and
unfair academic evaluation system." '''


ilk üç öneri insanın evinde kendi kendine deneyebileceği türden; tabii kendi davranışlarını ve yöntemlerini organize etmek ve kendi yakın çevresinle motivasyonlarını paylaşmak anlamında:

> to resist this academic meritocracy in a dignified manner; 
> to speak up with arguments and reasons; 
> to advocate slow research;"

ama devamı öyle değil... devamı kolektif bir alana müdahale etme girişimleri gerektiriyor. bu kolektif alan en sıkı ve entegre biçimde yapılandırılmış, en büyük miktarda kurala sahip sosyal mekanizmalar katmanlaşmasını yeniden üretegelen bir alan. akademik alanlar belirli bir katılaşma arzeden karmaşık mekanizmalar üretegeliyor. ama bir yerlerden başlamak lazım. misal bizim alanımızda, mimarlık ve tasarım akademyasında, bize giydirilen akademik yöntem, araştırma, yayın vedeğerlendirme mekanizmalarının alanımızı yeterince kapsamadığını, ifade etmediğini, ona tam olarak yakışmadığını, sakil durduğunu her adımda, an be an hissediyoruz. ve üretken yapılar, yani organizasyonel ve yöntemsel mekanizmalar, önemli olmakla beraber, bunları dönüştüren ve yeniden üreten esas olarak değerlendirme yapıları oluyor. neyin iyi olduğuna karar veren anlar. hep üretenin tarafından düşünemeyiz diyorum. bize her ne kadar henüz değerlendirme yeterliği bahşedilmese de bu alanlarda söz sahibi olmaya başlamadan getirdiğimiz ve yeni olan bir şey varsa onu kabul ettirmemiz de mümkün olmaz.

bu değerlendirme başlığı bence azami önemde. hatta bundan daha önemli hiç bir başlık olamaz. (belki de evrimsel hesaplamalarla uğraştığım için öyle düşünmeye başlamışımdır tabii. ama şu anda böyle düşünüyorum evet.) hatta daha ileri giderek, en azından -misal- benim uğraştığım ve esasında birbirinden fersahlarca uzaklaşıyor görünen tüm alanlar bu değerlendirme başlığı altında toplanabilir. değerlendirmeler karar anlarını besler. bu ikisi ama aynı değil. değerlendirmeler süreklidir. kararlar ise sınırsızca ertelenebilir ama yine de önemli anlar içerir. değerlendirme sürekliliklerinin anları karar sürekliliklerinin anları kadar önemli değildir. tekillikler olarak ayrışmaz. kararlar ertelenmekteyken problemler dönüşür ve karar durumları da beraberce dönüşebilir. karar anı ise seçenekler arasından ehven olanın seçildiği, seçenek yoksa seçeneğin üretildiği ve bu anlamda seçildiği bir andır. politik olanın tanımıdır bu. kolektif karar anı nasıl oluşur? bu ana kimler nasıl katılır? bunun yapıları nelerdir? katılım mefhumunun 'müdahale ettiği' an işte tam olarak budur. ve bu an akademik yayınların seçilmesinde de yaşanır, gelir getiren ya da prestij kazandıran ya da karar aralığını genişleten bir pozisyona atanmakta da yaşanır. politik olanın toplumsal olanın her noktasında ortaya çıkışı bundandır. karar alma anlarının kademe kademe bir haritalanması ile toplumun modellerinden biri üretilebilirdi belki. ama uygulamalı alanlar için de karar alma anı azami önemdedir. yapay zekada arama paradigmasının kritik anı üretken mekanizmalar değil seçim anıdır. ve değerlendirme mekanizmanız ne kadar gelişmişse o ölçüde anlamlı kararlar alır ve anlamlı bir arama süreci geliştirirsiniz. işte yapay zekanın mevcut başarısızlığının ve evrimsel hesaplamaların potansiyel ve sınırlamalarının en özlü açıklaması. fail insan olduğunda da durum değişmez. tasarım üretkenlikler kadar değerlendirmeler ve karar anlarını da katmanlı bir sürece entegre eder. üretkenlikler olasılıklar alanını genişletir, açar ve ama ancak değerlendirmelerle anlamlıdır bu alanı açmak ve orada kararlar alarak bir anlamda dolaşmak. bir paragrafta birbiriyle çok farklı katmanları (ölçekleri) aynı değerlendirme ve karar anı yapısıyla dolanmak mümkün oluyor. ve iş yapma tarzımız neye göre şekillenir? eğer kural 1 "kalabalığın dediği değil" ise bu neye yol açar?

bu soruları erteliyorum. konuya dönüyorum:

> to fight this unilateral, counterproductive and unfair academic evaluation system.

bizim alanımızda da, yani mimarlık ve tasarım akademyasında, bu sorunlar mevcut. kendine güvenmeyen, kendi disipliner alanını tariflemekte ürkek davranan bir akademik alandayız biz. akademik değerlendirme yapılarımız alanımız üzerinde sakil kalan ithal yaklaşımların bir üstüste yığılmasıya oluşmuş. ve herhalde, mesela bizim üniversitemizde, niyeyse, bizim akademik alanımıza baskı uygulamayı kendine iş edinmiş mühendislere ve kuramsal bilim insanlarına derdimizi anlatamayışımızın sebeplerinden biri de bu olmalı. (ama literatüre bakarsanız dünya çapında bir sorun bu -Lawson ve Dorst (Design Expertise) ördek gagalı platipus'a benzetiyor tasarım alanlarını. "platipus ne?" denirse, ornitorenk yani; daha açıklayıcı olduysa...) bu konuya eğilmek, konuyu detaylandırmak ve tüm vechelerini ortaya çıkartmak zaruridir.

Hiç yorum yok: