8 Ekim 2012 Pazartesi

defeat'lerden defeat beğen

hay bin ünlem.

katılageldiğimiz çok katmanlı ilişkisel sistemlerin imkanları/sınırları/olurları/üretkenlikleri dahilinde, oldukça dar bir müdahale alanında ve pek çok farklı türde ve işlerlikte makina parçasının ahvali gözlenerek, bir tür sosyal makinenin ite kaka çalıştırılması girişimine stüdyo diyoruz.

bunda macera aramamak için yeterince sebep var (başta karmaşıklığı olmak üzere). bunun çalışan bir tek yolu bulunmuşsa, biliniyorsa, hiç sorgulamadan mazot tankından mazotu aktarmak, gazeteleri tutuşturup motoru ısıtmak, manivelayı çevirmek, yürüyüp gitmek, yürürken de motoru fazla ısıtmamak, rölantiye alışmak, keyfini sürmek gerekiyor. ama bazen, ya da belki her seferinde, sistemler öyle bir düzenleniyor ki (state of affairs), hareket alanı iyice daralıyor ve bir maceraya doğru sürükleniliyor. eldeki karmaşığın şamrelle girilen kanyondan sağ salim çıkmaya elvermeyebileceği basbayağı bilinmekle beraber, bir şekilde bir stüdyo üretmek ve işletmeye çalışmak gerekiyor ve evet yani yan çizmek mümkün değil, tek seçenek sahiplenmek ve iyimser olmak.

bu dönem boyunca roy bhaskar'ın trans-olgusal mekanizmaları üzerinden stüdyoyu tasvir etmeye girişecekmişim gibi bir his geliyor bana. en azından acenteliğin yükünü bir miktar yaymayı sağlardı. zira acenteliğin zor yükünü bazı durumlarda ekibinle paylaşıyorsun, olmuyor ise kainata yaymak lazım. çok yaşa fukodelöz, özneye ölüm!

Hiç yorum yok: