14 Nisan 2012 Cumartesi

el çizimi

[ mimarlık eğitimine dair ciddi notlar serisi x: ]

bir süre el çiziminin mimarlık eğitiminde artık yeri olmadığını savundum. sonra dünyadaki iyi okulların hala uzun uzun el çizimi üzerinde durduklarını öğrenince bu konu üzerine yeniden düşünmeye başladım. stüdyoda önümüze gelen otoket çizimlerindeki tuhaflıklara da başka gözle bakmaya başladım. tamam artık kimse el çizimiyle üretim yapmıyordu da, 1. plan çözmenin geleneksel yolları (eskiz üstüne eskiz yığıp mekan ve çizgi aramak) tasarımı otokette yapmaya çalışma pratiğine hala üstün geliyordu [bunu geçen yılki yarışma süreçlerimizde gözlemledim], 2. el ile çizim yapabilmek eskiz yoluyla tasarım ve iletişim yetisini artırıyordu. 3. el çiziminin ölçeği vardı, otoketin yoktu, ölçek hissini önce bir edinmek gerekiyordu. 4. otoket, el ile çizgi arama deneyimi olmayan öğrencilere hiç uygun olmayan bağlamlarda bile ortogonal sınırlar çizdiriyordu

[ve hala yanıtlayamadığım bir soru: kağıt üzerinde çalışmak, kağıda dokunmak, karalamak, silmek, taramak, noktalamak ve boyamak hayal ettiğimiz mekanı algılamaya daha bir yaklaştırıyor mu bizi?]

Hiç yorum yok: