30 Eylül 2011 Cuma

düşünmüyoruz.


yani uğraştığımız şu işler: mimarlık, mimarlığın eğitimi, mimarlığın araştırılması, yayını falan... bunlar gerilmeye, koşturmaya, dertlenmeye değecek işler mi? birbirimizi yormaya üzmeye değecek bir sonucu oldu mu, olacak mı? hani bu kadar uğraşıp bir adet küçük de olsa bina falan inşa etmiş olsak, ya da yazdığımız bir bildirinin bilim dünyasına anlamlı bir katkı yaptığını gerçekten düşünüyor olsak...

yıllar önce, öğrenciyken, yürekli'ye sorduğum soruyu hatırladım: 'burda [okulda ve mimarlık eğitiminde] uğraşmaya değecek bir şeyler olduğunu mu düşünüyorsunuz?' o da biraz sertleşip 'düşünüyoruz ki burdayız' demişti.


biz de burdayız. ama uğraşmaya değecek bir şeyler olduğunu düşünmüyoruz. öyle düşündüğümüzden burda değiliz. burda olduğumuzdan öyleymiş gibi geliyor. aslında değmez tabii. yorduğumuza, üzdüğümüze, kırdığımıza falan... bu kadar ciddiyet, kan revan ve koşturmaca, çatık kaşlar, ayarlar, yükselen sesler, çakılan sözler, çekişmeler ve didişmeler. hangi ortamda ve hangi meslekte olsak aynıları olacak herhalde.. çünkü mimarlık eğitimi ne ki? bunun için tüm bunları yapmaktaysak...

Hiç yorum yok: