3 Ağustos 2011 Çarşamba

tasarım araştırmaları, tasarım kuramları

son aylarda tasarım araştırmalarıyla ilgili önemli metinleri okudum, yeniden okudum, daha önce okumuş olduklarımı bir daha elden geçirdim, olabildiğince haritaladım. dolayısıyla tasarımla ilgili ne bilip ne bilmediğimiz üzerine yazacım biraz.

en başta, tasarımın faaliyet, süreç, problem-çözüm, meslek, zihinsel etkinlik, ürün vd. çeşitli yönleriyle ilgili ortak görüşler var. tasarım evreninin ana hatları çizilmiş. pek çok konuda ortak kabuller var. 'tasarım durum'unun karakteristikleri, problem ve çözümün birarada evrimi, reflection-in-action ve çok yönlü reflective conversation [çeviresim gelmedi], tasarımcıların stratejilerindeki bağlamsal ve kişisel çeşitliliğin özselliği vd.. pek çok başlık var fazla tartışılmadan kabul gören.

sonra tasarım araştırmalarının empirik metodolojisiyle ilgili belirli bir birikim var. psikoloji araştırmalarından ilham alan laboratuvar deneyleri ve içebakıştan başlayıp, bilişsel bilimlerin yine laboratuvarda yürüyen protokol çalışmalarına, oradan yerinde [ofiste] gözlemlere ve en sonunda görüşme ve derin görüşmelere varan bir ilerleme takip edilebiliyor. tüm araştırma yöntemlerinden bir parça veri elde edilmiş gibi görünüyorsa da derin görüşmelerin tasarım araştırmaları için vazgeçilmez olduğu ve bundan sonra tasarıma has görüşme+gözlem yöntemlerinin geliştirilmesinin gerektiği de görülebiliyor. kağıt üstünde üretilen hipotetik modellerin [eksik veya hatalı da çıksalar] ve CAD-CAM ve AI araştırmalarının geliştirdiği yaklaşımların genelinde tasarım sürecine yönelik bakışı zenginleştirdiği de ifade ediliyor.

ve tüm bunlara rağmen, belki de alanın doğası gereği, tasarım üzerine 'belirtik kılınabilmiş' bilgi aslında 'seyrek dokulu' ve gevşek. mesela tasarım sürecinin bazı genel hatları ve stratejileri biliniyorsa da, bu bilgi tasarımcıların daha iyi tasarım yapabilmelerini sağlayacak pratik önerilere dönüştürülemiyor. yani tasarım daha iyi anlaşıldıkça spesifik tasarlama metotları tariflemekten uzaklaşıyoruz. işin ilginç yanı, tasarımcılar bu tür bilgiyi/beceriyi zaten eğitimlerinde ve pratiklerinde, tasarım kuramının ifade edebildiğinden çok daha yoğun biçimde edinip geliştiriyorlar. tasarımcılar nasıl tasarlayacaklarını biliyorlar. sorun, bu bilginin örtük doğası.

aslında iyi tasarımcıların bir seri ortak şahsiyet özelliği sergilediği iddia edilmiş. ve bir takım ortak stratejilerin çoğu tarafından uygulandığı da anlatılıyor. ancak bu özellik ve stratejilerin oluşturduğu ağ da epey geniş gözenekli. zaten konunun normatif karakteri gereği iyi tasarımın ne olduğu konusunda bir uzlaşma olmayacağı da kabul ediliyor.

tasarımcılığımızı nasıl geliştireceğiz? genç bir tasarımcı o konuda ne biliyorsa, 40. yılındaki tasarım araştırmacısı da yaklaşık aynı şeyi biliyor. nasıl bir eğitimin daha iyi olduğu konusunda söylenecekler var, ama genelde bir altın orta formülü düzeyinde: a ve b'nin hassas bir dengesi. o denge hangi durumda nasıl tutturulur? o da yine konunun uzmanının yıllar içinde geliştirmesi gereken bir beceri. nasıl tasarım yapılır? tasarımcıların yaptığı gibi. nasıl daha kaliteli tasarım yaparım? iyi tasarımcıların farklı farklı stratejileri var. daha kaliteli tasarım nedir? o konuda konsensüs aramak boşa.

peki tasarım araştırmaları neye yarıyor? aslında, tasarım araştırmaları epey işe yarıyor. mesela tasarımda hangi tavrın işe yaramadığını daha iyi biliyoruz. tasarım üzerine konuşurken ortak bir zeminimiz var. ağ geniş gözenekli olabilir, pratikte fazla işe yaramıyor gibi görünebilir, yine de daha öte araştırmalar için sağlam ve tutarlı bir zemin sağladığını teslim etmek gerek. bu eğitimi de etkiliyor. olumlu yönde. çünkü eğitim tavrımız aslında tasarım kuramının oluşturduğu konsensüsten besleniyor. bize spesifik reçeteler sunulmuyor olabilir ama genel doğrultular, verimli yönler ve çıkmaz sokaklar gösteriliyor. mimarlık eğitiminin geçen 15 yılda geçirdiği dönüşümlerin tasarım kuramlarının olgunlaşmasıyla ilişkisi gayet okunaklı.

tek sorun var. tasarım kuramlarının olgunlaşması tuhaf bir şekilde mimarlık akademyasında bu alana yönelik bir güvensizlik yaratmış durumda. sanki tasarım araştırmaları tasarım kuramlarının gereksizliğini ortaya koymuş gibi yaklaşılıyor. (önceki dönemlerde ortaya atılan reçetelerin yanlışlığını ifade ediyor ve yeni spesifik reçeteler öneremiyor). tasarlama pratiğindeki bir birey için, gerçekten de, tasarım kuramından çok, kendi spesifik alanında bilgi ve becerilerini artırmasını sağlayacak okumalar faydalı olur sanıyorum. ama bir tasarım eğitmeninin tasarım kuramlarına dair bir bilgi birikiminden faydalanacağını da düşünüyorum. stüdyo hakkındaki tartışmalarımızı, stüdyo pratiğimizle ilgili değerlendirmelerimizi daha sağlam bir temel üzerinden yürütebilirdik o zaman. tamam biz bu işi usta-çırak ilişkisi içinde öğrenegeldik, sezgisel olarak belli bir düzeyde de yürütüyoruz ama kuramsal arka plandan habersizken üzerine nasıl konuşacağız? nasıl geliştireceğiz? [okunacak kitaplar belliymiş. onu da yazacağım.]

Hiç yorum yok: