29 Temmuz 2011 Cuma

atılınmamasına.

lisansüstünden atılma gerçekten kalkmış. duruma uygun yeni yönetmelik hazırlanmaktaymış. belli bir süreyi aşan öğrencilerde öğrencilikle ilgili avantajlar sanıyorum geri alınacakmış, harçlar her eklenen yıl için belirli bir katsayıyla katlanacakmış vd. ama kayıt silinmeyecekmiş. yani "tezim yetişmedi, içime sinmedi, şurasını düzeltmek istiyorum" diyen vatandaşlar için umut ışığı doğdu. mesela ben. baya iyi bir haber. şimdi isterse delft anlaşması gecikedursun, er ya da geç hallolur, hocalarım isterlerse "bu doktora daha olmamış" desinler, düzeltirim, isterse çalışmam içime sinmesin, yeniden yaparım.

mevcut sistemde doktorayı erken bitirmek için ne bir ortam baskısı, ne motivasyon, ne çalışma ortamı var. ama yönetmeliğe göre 7 yılda teslim edemezsek, ya da bazı prosedürleri zamanında yerine getiremezsek okuldan atılıyoruz. tabi yıllarca üzerinde uğraşılmış, bir süre daha uğraşılıp bitirilebilecek çalışmaların böyle bir anda kesilip atılması kimseye pek anlamlı gelmediğinden süreç türlü şekillerde uzatılıyor, aflar çıkıyor vd. uzattıkça uzatıyoruz ve avantajlarımızı yitirmiyoruz.

bizim mevcut akademik sistemimiz bana epey sorunlu görünüyor. doktorayı belirli bir süre (diyelim ki 4 yıl) içinde bitirmenin bazı avantajları olmalı. avantajlar mali destekle ilgili olabilir, istihdamla ilgili olabilir, öğrenciliğe ait destekler (barınma, burs, konferans desteği, indirimler vd.) olabilir. ama herkesin temposu kendi yaşam ve çalışma koşullarına göre ve çalıştığı konulara göre farklılık gösterdiği için tezin tesliminde asıl kriter tezin artık yeterince olgunlaşmış olması olmalı, önceden belirlenmiş bir tarih değil. isteyen erken bitirsin, isteyen geç.

zaten öyle bir sistemde mali kaynağı bulmak öğrencinin derdi oluyor. ve mali kaynak kesileceği için öğrenci de 4-5 yılda tezi bitirip bir hoca kadrosu edinmek üzere çalışıyor. istihdam tezin bitirilmesi kriteri üzerinden sağlanmamalı. bizim durumumuz, 33'lük de, farklı bir model olarak oluşturulmasına rağmen işleyişte 33'ten farkı kalmayan 50d'lik de, biraz sakat bir istihdam modeli gibi geliyor bana da. uzuun uzun ve tembel tembel asistanlık yapma fikri ilk başta bana iyi geliyordu da, bir noktadan sonra asistan olarak fazla inisiyatif alamadığını görüyor insan. kendi stüdyonu açmak, kendi adına proje geliştirmek, ders vermek istiyorsun. ama yaptırmıyorlar.

bu konu sendika içinde tartışmalara yol açmıştı. hocaların sanıyorum büyük kısmı güvencesiz, kısa süreli asistan sözleşmelerinden yana. asistanlar ise iş güvencesini savundular ve belli bir başarı da elde edildi. en azından fiiliyatta. tuhaf bir şekilde, hala asistan olduğum halde, artık yaşla mı ilgilidir, doktora sürecinin sonlarına gelmiş olmakla mı ilgilidir, ben de güvenceli asistanlığa şüpheyle bakmaya başladım. sistemde bazı şeyler değişmeli. sözleşmelerin başı, sonu ve görev tanımları olmalı. asistanlıktan emekli olmak bana pek saygıdeğer gelmiyor. asistan kadrosu üzerinden dağıtılan kaynaklara daha sonraki kuşakların da ihtiyacı var. herkes, zamanını, sırasını, verimli kullansa daha mı iyi ne?

diyorum ki, beni işten atsınlar isterlerse, ama doktoradan atmasınlar. çünkü başka yerde iş bulabilirsin, başka bir iş yapabilirsin, ama 6-7 yıllık bir doktora çalışmasını çöpe atıp yeniden başlamak kolay değil.

Hiç yorum yok: