25 Haziran 2011 Cumartesi

ejderha mı tırtıl mı? grotto mu mağara mı? deli mi foli mi?

stüdyoda öğrenme faaliyeti üretim üzerinden ve ancak üretim varsa gerçekleştiği için, tasarım da meşakkatli ama tatmin edici bir faaliyet olduğu için ve bir üretim sevgisi, üretmekle ilgili hazzın tadılması iyi tasarımcı olma yolunda elzem olduğu için, tabii ki stüdyoya getirilen, önerilen işlerin alev alev, kanatlı, rengarenk, hayalci, yeni, uzak, korkunç, fantastik, hatta vahşi imgeler sunması lazım.

üretecek olanın kendindeki en ilginç yönler üzerinden çalışmasına ve eğlenmesine fırsat tanımak lazım. mesele ingilzcesi türkçesi değil, mesele benim anladığım, senin anlamadığın değil, tutuk olan tutuk bırakır, sıkıcı olan sıkar. bu anlamda bazı eski sorularımı yanıtlıyorum: reklamcılıkla stüdyo arasındaki paralellikler, stüdyonun piyasa süreçlerinin peşine takılmasından daha çok, iki faaliyetin de bazı noktalarda şu hedeflere yönelmesinden kaynaklanıyor: heyecan yaratmak, hedeflediği insan grubunun ilgisini çekmek ve bu ilgiyi canlı tutmak. temel amaçlar ise farklı.

stüdyoda öğrencinin üretmeyi sevmesini sağlamak durumundayız. çünkü, ancak öyle kendini geliştirebilir, iyi bir tasarımcı olmaya, iyi tasarımlar yapmaya yönelebilir.

Hiç yorum yok: