29 Nisan 2011 Cuma

planlı. programlı. yerli. yerinde.

dönem sonunda oturdum, dönem boyunca biriken yoklamadır, nottur, öğrenci listesidir, programdır, föydür onları elden geçirip tarihe (dünya durdukça yerinde kalacak yıkılmaz klasörlerime) havale ediyordum. elime bu dönem için yapılmış program geçti. kıh kıh. güldüm. dönem başında demiştim ama sanki ben [?] bunu kendimiz için çiziktirelim ama öğrencilere vermeyelim [öğrenciler için detaysız ve belirsiz bir kopya üretilmeli]; nasılsa dönemin başından daha içeriğini-sürecini öngöremediğimiz bu işleri tarif edemeyiz, dönem boyunca işler uzar, kısalır, eklenir, çıkarılır, ilk başta düşündüğümüz gibi gitmez, fikir değiştiririz ya da aklımıza daha iyi fikirler gelir vd. yani "plan bizi kısıtlar çocuk." ama bir şekilde yapıp çoğaltmışız programı. burda detaylı bir program var. kullanılacak araçlar bile yazılmış. şimdi dersi sıkı takip etmeyen bir öğrenci gelip bahçeye nasıl bişey tasarlayacağımızı sorabiliyor. ben de nedir diyordum. kıh kıh. programda yazıyor. o iş yolda iki kere yeniden şekillendi. zaten bu program yazılıyorken hiç belli değildi ki nasıl bir kooperasyon olacağı. daha biraraya gelip altınokta'nın meselesini dinlememiştik ki.

lawson ve dorst diyorlar ki [bence bu pasajı dorst yazmış]: "... Most importantly, we see a process that simultaneously allows for high levels of ambiguity and uncertainty and yet doggedly follows ideas through in considerable detail. Taken together, all these characteristics of 'parallel lines of thought' reveal a very sophisticated process. This is not simply generating loads of ideas as in much trumpeted techniques, such as 'brainstorming'. This is a very controlled development of solutions in a strategic and situated manner that obviously requires enormous experience and confidence to practice well."[Lawson and Dorst, 2009, p204]

evet. tasarlarken böyle. stüdyoda da böyle, ilginçtir. stüdyo yürütmek tasarımdır demiyorum ama biz galba onu o şekilde yürütüyoruz. dolayısıyla programlar, planlar, adım adım yazılmış, sıkı sıkıya tariflenmiş ve garanti altına alınmış süreçler (hani bizim dijital-mağara süreci şimdi? nerde?).. kıh kıh. stüdyo 'kontrolcü'yle dalga geçiyor. aslında dalgayı geçen tasarım işi. ama stüdyomuz tasarım sürecinin en kaotik türlerini üretiyor. gel de bu ortamı akademik bir tavırla yaz. kaydedebiliyorsan kaydet, anlıyorsan anlat.

[bir kavram alıp stüdyonun üzerine bir tabaka boya gibi sürüp üç beş saygıdeğer referansla bezeyip yazmak ise, evet bunu biz de yapabileceğiz sanıyorum. hatta birazdan yapacağım.]

Hiç yorum yok: