11 Nisan 2011 Pazartesi

kendimlikten istifa ediyorum

çarşamba gecesi: tatlı tatlı bilgisayar başında oturup bu gece nasıl verimli olsam diye düşünürken bir otomatik-program-güncellemesi yarıda kalıyor (nautilus-dropbox), aynı anda bir driver güncellemesi sapıtıyor (nvidia 195.) ve bilgisayarı kapatıp açınca ekran çözünürlüğümü kaybetmişim (640x480: drann!).
gerek grafik arayüz araçlarıyla gerek terminal üzerinden ne yaptımsa mevzuyu düzeltemiyorum, updateleri geri alıyorum, xorg.conf'la bile boğuşmaya başlayabilirim, forumlar onu diyor, forumlar çok konuşmuş, xorg.conf'u konfigür et, olmuyor, X server zaten açıkmış, gdm'i kapat, X'i configure et, gdm'i aç, startx demeliymişim, olmuyor, nvidia ayarları da tutmuyor. çabalarım sonucunda iki seçenek üretebiliyorum: 1. ekran sınırlarının dışına taşmış bir masaüstü 2. ekran sınırlarına sığan bir görüntü ama belli belirsiz dalgalar halinde bulanıklıklar. hadi böyle kullanayım bari diyeceğim ama monitör de sürekli insanın gözünün önünde, insan unutamıyor. ha, gençlikte yeşile kaymış 14inç'lerle çalışmadık mı, çalıştık, ama geçti artık, monitör dediğin pırıl pırıl olacak arkadaş. yılmıyorum. gecenin sonunda, ayarları sıfırlamak için eklediğim diğer kullanıcı yüzünden gnome desktop'a login edemez haldeyim. bilgisayar açılmıyor diye okuyun. aynı giriş penceresine dönüp duruyorum. fena oldu galiba. son dosyaların yedekleri de yoktu. yatıyorum. gece gitti.
perşembe gecesi: okuldan geç bir saatte gelip derhal bilgisayarın başına oturuyorum, aklımdan çıkmıyor çünkü bulanık monitör. neyseki ubuntu çalışmakta, oh, ctrl+alt+f1 deyince terminalden çalışabiliyorum. yine forumlarda dolanmalar başlıyor, linux komutları, xorg.conf man page'i, X wikisi derken geniş ekran ve zebra monitör vaziyetine geri dönmeyi başarıyorum. kim ne derse hemen sonuna bakmadan uygulamaya girişiyorum, tavsiyenin sonuna bir geliyorum, bu bende çalışmadı diyen yorumları görmemle ekranın kararması bir oluyor. ekran kararıyor ama ben forumları eee'den takip etmeye devam ediyorum, gecenin sonunda umutsuzluk had safhada, gnome masaüstünü tümüyle kaybettim. grafik arayüz tümüyle gitti yani. geri de yüklenmiyor. zebraya eyvallah deseydim belki... n'olacaktı yani. n'oldurdu. piff. neyse, en azından ubuntu bozulmadı, terminal çalışıyor. ikinci gecem de gitti. yatıyorum.
cuma gecesi: içiyorum, çok.
cumartesi gecesi: akşama doğru kendime geliyorum, yemek yiyip bilgisayarın başına oturuyorum. üzülmüyorum, yılmıyorum. hayatta herşeyin komut satırı karşılığı vardır diyorum. insan terminale de alışır. ilk işim önemli klasörleri yedeklemek oluyor, zira format ufukta göründü (neyseki herşeyi "taşınacak" adlı bir göçmen klasöre koymuşum). bu noktadan sonra yılmak için sebep kalmadı. hem netbook'u formatlayayım, hem bilgisayarı diyorum. zaten aklımdaydı diyorum. alelacele bir yedekleme, artık hangi dosyalar bilgisayarın orasında burasında unutuldu belli değil. sonra "sudo apt-get install ubuntu-desktop" deyip masaüstümü geri yüklüyorum. kolaymış. o zaman boşa format yapmayalım yığınla dosya var, ayar var, yerinde derlenen program versiyonları var, her biri ayrı arama tarama işi, ha gayret deyip xorg.conf'la boğuşmaya yeniden girişiyorum.

forumları gezdikçe umut umutsuzluk birbirine karışıyor. şurda burda acemi bir kullanıcının yardım haykırışı tek bir cevap almadan internetin boşluklarında yankılanmaya bırakılmış.. nadir de olsa gerçekten işi bilen kullanıcıların adım adım yazdığı reçeteler olduğunu farkediyorum. her birinin ardından bu prosedürün sorunları çözüp çözmediği üzerine yorumlar takip ediyor. ve rahatlamış bir "thaaanks a lot" ifadesini "aynen denedim ama işe yaramadı, log dosyam aşağıda.." yorumları takip ediyor. sorununu çözen rahatlayıp forumdan kopuyor (ve herhalde gezmeye gidiyor?), benim gibi talihsiz ruhlar 17., 27., 37. saatlerinde hala dertlerine derman bulamadıklarını mızıldanarak forumlara log'larını postalamayı sürdürüyorlar. ubuntu, nvidia ve xorg.conf. herkes bu üçlüden dertli.

her bilene kulak veriyorum. heyhat, ne kendi yazdığım xorg.conflar, ne X -configure'ün xorg.confları, ne türlü türlü yamalı xorg.conflar, hiçbiri derdime derman değil. görüntülerim monitörümden taşıyor, içim zebralı. backuplar listem uzadıkça uzuyor, xorg.conf.backup, xorg.conf.backup2, xorg.conf.new, xorg.conf.yeni, xorg.conf.back.

4. gece, 3 günlük mesai. tam bir başarısızlık. hayatımla ilgili bir sorgulamaya girişiyorum. yılgınlık düzeyi yüksek. yatıyorum.

pazar günü ve gecesi: kalktığım gibi müslimi elime alıp bilgisayarın başına oturuyorum. bugün moralim yüksek. ubuntu'yu yeniden yükleyeceğim. bu acılı süreç en azından tertemiz pırıl pırıl bir masaüstü ve netbook ile son bulacak. tam ubuntu'yu internetten indirip bootable usb disk yaratacağım ki doğrudan güncelleme yapabileceğimi öğreniyorum. hazırda yüklenmiş dosya, program ve paketleri kaybetmemek umuduyla 10.10'a güncelle diyorum. ben de diğer işlere bakayım, gezeyim, alışverişimi yapayım, boldere gideyim, güneş açtı, güzel bir pazar günü. ama sonra evden tam çıkacağım, bir bakıyorum, güncelleme takılmış, yaklaşık 3 saat sonra. takılmış. ve tabi güncelleme yarıda kaldığı için artık bilgisayar iptal. açılmıyor. ımh.

darlanıyorum. içimi forum yarenlerine döküyorum, görüyorum ki bir ben değilim, acımı paylaşanlar var. 10.04'ü yeniden yüklemeye karar veriyorum. aynı anda netbookremix 10.10'u indirmeye de girişiyorum. zaten bir yandan eee'nin xorg.conf'unu da kurcalamaya başladım. orda da sorun var çünkü. dışarı falan da çıkacak değilim. bu iş bitecek. bu çözülecek artık. bu bir izzet-i nefis mücadelesine dönüştü. eee'de ürettiğim usb disk işe yaramıyor. laptop'u da açıyorum. tüm güçlerimle sahadayım. yükleyeceğim seni ubuntu. monitörüm pırıl pırıl olacak.

bu noktadan sonra bilgisayarı formatlayıp ubuntuyu yüklüyorum, monitörü bir açıyorum. ımh. 640x480. biraz kurcalayınca kendimi yine taşan ve zebralanan vaziyette buluyorum. nası ya. nası. nası ya. ama bu. ama. ama tıkır tıkır çalışıyordu bu. daha önce yüklediğimde. monitörün kablosunu kontrol ediyorum. ı-ıh. ordan değil. ondan sonra bilgisayarı bir kapatıp açıyorum, o esnada da harici disk bağlıymış, boot ayarlarını tekrar değiştirmeyi unuttuğum için bilgisayar yine gidiyor. tekrar kaybettik. hava kararıyor. oturuyorum başına. yine formatlıyorum. yine ubuntuyu açıyorum. 640x480 monitörümle forumlara gidiyorum. dibe vurmak bu. bu sefer sadece en çok sorunu çözmeyi beceren tavsiyeleri, yorumları dahil başından sonuna daha dikkatli okuyarak, adım atlamadan uygulamaya geçiyorum. xorg.conf konfigürasyonuyla ve monitörümle ilgili epey bilgi sahibiyim artık. xorg.conf'u monitörüme göre güncellediğimden eminim. ama taş-zebra ikilisinden öteye gidebilmiş değilim. tüm kombinasyonları şuursuzca denemeye geçiyorum, 59.8 hertz, 75 vertsync, horizsync 47.7-75, vertsync 60.0, modeline 1360x768_60.0... ı-ıh. ya taşıyor, ya zebra, ya 640x480. saat 23'e doğru aklıma "resolution problem" yerine "partially blurry" ile aratmak geliyor. karşıma çıkan ilk entry oldukça teknik ama doğrudan bir reçete sunmuyor. ikinci entry tam olarak kısmi blurlenme sorunundan bahsediyor, anlıyorum kardeşim seni ben, anlat kardeşim, kısmen blurleniyor evet aynen. sonra sayfa altlarına doğru scrolladığımda bir yorum görüyorum. diyor ki, "aynı sorunla ben de karşılaştığım için biliyorum, monitörlerde genelde bir auto-adjust ayarı bulunur, ona bas." menüye tıklıyorum. oto-adjust düğmesi çıkıyor. düğmeye basıyorum. monitör şeyle bir sağa çekiliyor, bir sola çekiliyor, biraz titriyor sonra vırrt diye yerine oturmasıyla pırıl pırıl parlıyor. ımh.
tatil bitti.
yarın işbaşı.

Hiç yorum yok: