24 Kasım 2010 Çarşamba

herşeyin başı ev

uzun bir aralıksız çalışma ve üretme döneminin ardından bir ara vermek insanın zihnine iyi geliyor. nispeten boş ve sıkıntılı 2 hafta geçirdim, bir yığın ıvır zıvır bürokratik işe giriştim, ev bakmaya başladım, arkadaşlarla buluştum ettim derken kafam dağıldı hakkaten. sonra bir akşamüstü yürüyüşü yaptım ve fikirler zihnime çılgın gibi üşüştüler. koşar adım eve döndüm herşeyi not ettim bir güzel. bir seri projem var, bunların iki tanesini doktora ile birlikte yoğurayım diyorum. eğer hevesim kalırsa diğerlerini doktora sonrasına saklamak.

doktoranın fazla can çekişmeden, beni de bu kadar fena bir tempoda çalıştırmadan bitmesi lazım. gerçi her halükarda zamana yaymak durumundayım, ama zamana ferahça yaymak ve daha az gerilmek önemli. doktorayı mimari tasarımdan ziyade genel bir "tasarım" başlığında tutmak daha iyi olacak gibi görünüyor.

bir önceki entry'de çizdiğim bağlam uygun bir çıkış noktası. biçimsel yönü ağır basan, ya da işlevsel tariflerle tüketilemeyen tasarım problemleri konuyu çalışmamı sağlayacak. biri işte generative art paper'indeki grafik düzenlemeler meselesi. şimdi o projeyi bir seri ek araç, operatör ve yeni problem tanımlarıyla bir daha ele almayı düşünüyorum. bu sefer işte yazı blokları, başlıklar ve imajların yer aldığı gerçek bir grafik tasarım problemi üzerinden. ve hızlı uygulanabilir bir yöntem bulabilirsem (ki var ama anlamam lazım) bir de "doku" fitness'i eklemek.... bir de taaa en başında bütün bu işlere girişmeme sebep olan şu "tarz kümeleri"nin nasıl örneklenebileceğiyle ilgili fikirler var artık... iki alternatif var.. bu projede daha basit (hatta dimdirek açık) olan ilk yaklaşımı uygulamayı düşünüyorum.

grafik hedeflerinin şablon setleri halinde derlenmesi ve gridal bir parametrik nesne tipi ile işin içinden çıkabileceğimi öngörüyorum. bu nesnenin gürültü sınırları üzerinden daha kontrollü / sınırlanmış bir arama uzayı oluşturulabilir. daha ilk notları alırken insanın aklında çeşitli sorunlar ve çözüm yolları canlanmaya başlıyor.. pek heyecanlı.. neyse şimdilik bunu bırakıp yarıda kalmış bir projeyle ilgili biriki deneme yapmam lazım.. bloga bir kaç ay önce bir boxplot ve bir seri iki boyutlu histogram içeren bir yazı koymuştum. şimdi o kaldığım yerden featurelerin kombine kullanımını deneyerek devam edicem bir. sonuçlara göre aklıma yeni biçimsel feature türleri geldi.. onları denemeyi düşünüyorum.. zaten ben bunlarla ilgili ilk elyordamı aramalarımı gerçekleştirirken bu dönemin izlemesi gelip çatacak...

fikirler denenmeli, projeler tariflenmeli, denemeler yapılmalı, metinler yazılmalı, konferanslara gidilmeli, yayınlar yapılmalı, jürilere çıkılmalı ve doktora bitmeli. ama önce eve çıkmak.

21 Kasım 2010 Pazar

amaç maksat hedef goal end gaye erek aim meram kasıt purpose mission murat niyet objective intent emel target cause

alternatif 1.

eğer geniş kapsamlı bir otomasyon projesinden söz ediyorsak, tasarım alanında yapay zeka çalışmaları henüz ikna edici sonuç vermiş değil. akıllı tasarım asistanlarından sözetmek bile güç. erken çalışmalar tasarımı 'problem çözme'ye indirgemeye çalışmış görünüyor ama tasarım problemleri doğaları gereği belirsiz (kötü-tanımlanmış) ve tasarım otomasyonu başlıbaşına ayrı bir yapay zeka alanı olmayı hakediyor. tasarlama kendine has bir düşünme ve eyleme tavrı ve insanın düşünme ve iş görme tavrını anlamak açısından araştırılması gerekiyor. algoritmik yaklaşımların iflas ettiği problemlerde insanın çözüme nasıl ulaştığını anlamak pratikte de önemli sonuçlar üretecek.

demek ki işin iki boyutu var:
1. belirsiz problem alanlarında insanın nasıl davrandığını anlamaya dönük bilişsel araştırma.
2. bu tarz alanlara yönelik pratik otomasyon çalışması.

bu iki alanda yeni yaklaşımlar var. tasarım düşüncesi / tavrı araştırmaları şu anda yeteri kadar gelişmiş sayılmaz, alanın karmaşıklığı şimdilik ancak ana hatlar ile ilgili bir kavrayış ve kabule izin vermiş gibi görünüyor. bu belki bir başlangıç olabilir ve bu alandaki çalışmalar daha somut veriler üreten bilişsel nöro-bilim tekniklerini kendine katarak aşama katedebilir.

yapay zeka alanında ise ilk kuşak yaklaşımlardan (GOFAI) farklı yöntemler, genelde sınırlandırılmış problem alanlarında da olsa uzun zamandır deneniyor. bunlardan biri evrimsel hesaplamalar. bu bir stokastik arama türü ve 'sub-optimal' çözümlere ulaşmada oldukça etkili olduğu düşünülüyor. evrimsel algoritmalar mucize yaratmıyor ancak tasarımın çeşitli aşamalarında kullanılabilecekleri de öngörülüyor ve çeşitli çalışmalar mevcut. evrimsel algoritmaların belirli bir alana uygulanabilmesi için bir kaç temel hususun ele alınması gerekiyor:

>tasarım alanına ait ürünlerin bilgisayar ortamında temsili (genotip, fenotip ve inisiasyon)
>aday ürünleri çözüme cevap verecek şekilde adım adım dönüştürecek operatörlerin geliştirilmesi (mutasyon ve çaprazlama)
>tasarım hedeflerinin tanımlanması ve aday ürünlerin hedeflere yönelik olarak değerlendirilmesi (zindelik prosedürleri)

(tasarım alanının ve problemin tüketici biçimde tanımlanması ise gerekmiyor!?)

bu hususlar mimari tasarım alanı için de geçerli. mimari tasarımda hem işlevsel performans kriterleri var hem de biçimsel (tasarım hedefleri). işlevsel olanları tanımlamak için çeşitli çalışmalar yapılıyor ve belirli bir başarı düzeyine gelindiği söylenebilir. biçimsel değerlendirme ise ya performansa indirgenmeye çalışılıyor ya da interaktif süreçlerde insan tasarımcı işin içine katılıyor. oysa:

> biçimsel nitelikler sayısal olarak temsil edilebildiğine göre, beğeniler de sayısal olarak tanımlanabilir?
> (mimari) tasarıma yönelik bir otomasyon projesi biçimsel değerlendirmeyi de otonom kılmalıdır.

proje hem işlevsel hem beğeniye yönelik performans kriterlerini karşılayabilecek bir tasarlama yaklaşımını örneklemeye yöneliyor.

(ama mimari tasarımın neresinde, hangi aşamasında, hangi alt-göreve yönelik olarak, yoksa mimari tasarım değil de daha genel bir tasarım başlığı altında örnek mini problemlerle ilgili olarak mı?)

20 Kasım 2010 Cumartesi

tatil sıkıntısı

9 gün tatil:
> bir an önce bitmesi istenen anlamsız bir zaman aralığı.

tanım:
> tüm resmi kuruluşlar kapalı olduğu için yapılması gereken herşeyin 9 gün sonraya ertelenmesi.
sorun:
> ama yapılması gereken herşeyin hala yapılması gerekiyor ve liste uzun ve resmi kurum ve kuruluşlarla ilgili bir sürü madde var.
sonuç:
> tatil yapmak ile elden geldiği kadar iş çıkarmak arasında kalmak ve ikisini de yapamamak.
> tatilden sonra yapılacak işlere hazırlanır gibilerinden ve eğilinmesi gereken diğer mevzular için konsantre olmaya çalışır gibilerinden tatsız ve anlamsız bir bekleyişle tam 9 gün harcamak (çocuk odasında).
(> bir araştırmacının kendi evinin olması gerekiyor. şezlong sığacak kadar bir balkonum olsaydı en azından keyfederdim ayaklarımı uzatıp. ya da kanepeye yatıp kendi istediğim tv kanallarıyla vakit öldürürdüm. bu da bir tatil hissi verirdi sanıyorum.)

tatilin iyi yanı:
_biraz ferahladık, kentte dolandık, içtik, deniz kenarı gördük, vapura bindik, balkonda oturduk (belimizi üşüttük), hava aldık, aciliyet hissinden arındık.
_internette uzuun uzuun dolandık, ne kadar ilgisiz konu varsa inceledik (ashab-ı kehf mesela. iyi uyumuşlar.) neredeyse tazelenecektik.
_delft'le kontak tazeledik. bildirimizi haber verdik. iyi oldu.
_delft ve itü arasında doktorada 'joint program' için bir anlaşma metni var, inceliyorum. sanıyorum benim durumuma uymuyor. ama yine de bir bakacağız tabii. olsa iyiydi ama.. n'apalım.
_insan doktoraya girişirken projeler yapıp metinler yazacağını sanıyor. ama aslında vaktinin ciddi bir kısmı kurumsal ve beşeri temasları ve onay prosedürlerini koordine etmekle geçiyor.
_keşke doktora 1 kişi ile aynı kişi arasında bir anlaşma olsa idi. kendimle yazışsaydım, kendim koopere etseydim, kendime danışsaydım, kendim jüri yapsaydım, kendime savunsaydım ve kendim onaylasaydım. ne kadar zor, insanlarla kontak kurmak, kontağı sürdürmek, insanlara bir şey vermek veya onlardan bir şey istemek. iyi kötü sürdürüyorum ama aslında her bir mektubu yazarken baya zorlanıyorum, yazdıktan sonra yazdıklarımı düşününce daha da bir zorlanıyorum. yüzyüze teması hiç anlatmayayım bile.

16 Kasım 2010 Salı

nöro-bilim tasarımcının beynine girmiş (çok şükür)

K. Alexiou, T. Zamenopoulos and J. H. Johnson, S. J. Gilbert; Exploring the neurological basis of design cognition using brain imaging: some preliminary results; Design Studies 30 (2009) 623-647

problem-çözme ve tasarlama faaliyetlerini net biçimde ayırıyorlar. birinci tabiri kuralları, amaçları ve operatörleri/araçları iyi tanımlanmış problemlere ayırıyorlar; bir bulmaca ya da matematik problemi çözmek gibi. ikincisi ise hedeflerin, araçların ya da hatta problemin tanımlı olmadığı, belirsiz kaldığı görevlere ait davranış tarzı. bu iki durumu çok iyi örnekleyen basit birer görev üretmişler. aynı tasarım birimlerini kullanıyorlar ama problemin tanımı ve hedefler farklı. daha sonra bir kısmı profesyonel tasarımcılar olan bir seri insanı alıp fMRI makinasına bağlamışlar ve onlar bu problemi incelerken ve çözerken beyinlerinin hangi bölgelerinin çalıştığına bakılmış. derinlikli bir spekülasyona elvermese de alınan sonuçlar yine de net. problem çözme etkinliğiyle tasarım etkinliği beynin farklı bölgeleri üzerinden yürütülüyor.

güzel de bir literatür özeti yapmışlar. önceki benzer çalışmaların genelde "yaratıcı düşünce" gibi daha genel kavramlar üzerine olduğunu söylüyorlar. tasarım düşünmesi/faaliyeti özelinde başka çalışmalar da bulmayı umuyoruz efem. arayayım biraz. bilen varsa söylesin. (aynı ekibin başka metinleri de var bu arada.)

15 Kasım 2010 Pazartesi

dg2



[figür bir. fitness'ların teker teker denenmesi. adaptif ve non-adaptif versiyonlar için. bu imajda ne olup bittiğini anlamak için şuradaki açıklamalara bir bakılabilir.]

yaklaşık bir yıl kadar önce "design games" başlığıyla bir seri metin girmiştim. [biri, öbürü, başkası ...] bu çalışma aslında onun devamı. [>>dg2] (bende de ne sebat varmış!?) orda bir seri sorun çıkmıştı. ana fikir tarz veya beğenilerin parametrik olarak kodlanması ve bunun üzerinden bir evrimsel algoritmada kullanılacak fitness prosedürlerinin (objective function da diyeler) üretilmesi idi. ama parametreler sayıca patlamıştı, programda hatalar vardı, bi de bir kuramsal çerçeveyi programa aktarmaya çalışmaklar yüzünden gereksiz yere katman katman derinleşmişti program. ve nesne yönelimli bir program yapısı oluşturduğumdan onu alıp düzeltmek de pek pratik olmuyordu. yani acemiliğimi doyasıya yaşamıştım. neyse işte arada başka konulara daldık, okuduk ettik, daha akla yatkın yaklaşımlar geliştirince de konuyu yeniden ele aldık efendim, o da bu çalışmadır.

buradaki tasarım problemi aslında dg1 ile aynı ama daha net bir biçimde tanımlandı: bir seri damga/desen ve metni (tasarım birimleri: DU) bir kanvasa dağıtmak. sonuçta renk dağılımı renk hedefi imajına, mekansal dağılımı da mekansal düzenleme imajına benzeyen grafik düzenlemeler (ya da desenler?) elde etmek. aşağıdaki imajlarda 3 temel senaryonun bazı varyasyonları görülüyor. birkaç meseleyi denedim bu süreçte. biri arayüz meselesi. ilk çalışmada parametre sayısı çok artmıştı ya, işte burda parametrik bir arayüz yok da hedef imajlar var. o imajlar da aslında onlarca parametre 'slider'ı ile zor tanımlanacak derinlikte/bollukta bilgi içeriyor, bakıyoruz anlıyoruz, seviyoruz seçiyoruz, görsel hayvanlar için hızlı bir arayüz. iyi de çalıştı bu. zaten benzer denemeler var literatürde. aşağıda figür 2 ve 3'e bakınız, burdaki denemelerde renkler olsun aranjmanlar olsun targetları andırıyor hakattan.

ikinci konu yine parametrelerle ilgili, her ne kadar tarzlarla ilgili parametre ayarlaması ve arayüz konusu hallolmuş olsa da evrimsel algoritmanın kendisine ait süreç parametrelerinin ayarlanması meselesi yerinde duruyor ki o da fena bir mevzu. öf. baya zaman alıyor. parametreler iyi ayarlanmazsa makina çalışmıyor. yani kötü sonuç veriyor. gecelerce ayarla ha ayarla. daha bir seri sorun daha var parametrelerle ilgili, bunların bir kısmını eski entry'lerde paylaşmıştım. o yüzden işte parametre kontrolü diye bir kavram ortaya atmışlar. bundan da bahsetmiştim biraz. özetle parametrelerin süreç içinde dönüşmesi / evrilmesi ile uygun parametreleri bulmanın da aynı evrimin konusu kılınması, buna da adaptif süreç deniyor. yine bir takım başlangıç değerleri veriliyor ama bu değerler de evriliyor. akıllıca bir fikir. ama nasıl uygulanacağı o kadar açık değil. neyse biz de denedik diyorum işte. eldeki denemelerde adaptif süreçler genelde azıcık daha kötü sonuç verdi. aynı parametrelerle başlıyorlar ama sabit parametreli süreç daha iyi sonuç veriyor. tabi yılmadım, popülasyon sayısını artırarak denedim de denedim. (10, 40 ve 80lik popülasyonlarla) çünkü parametre sayısı ne kadar artarsa arama uzayını o kadar geniş tutmak gerekiyor. e adaptif süreçte evrilen parametre sayısı çılgınca artıyor. özetle 10 bireylik süreçlerde genelde adaptif olmayanlar daha yüksek bir fitness'a varabilirken (bkz figür 1'de 4 fitness ayrı süreçlerde denenmiş. tablolar her varyasyon için 10'ar denemenin ortalamaları alınarak basılmıştır.) 80 bireylik popülasyonlarda performans nerdeyse eşitleniyor. ama harcanan süre de o kadar artıyor. tabi 80'lik süreçlerin vardığı değer, adaptif ya da değil, 10'luktan daha yüksek oluyor, ama harcanan zamanı haklı çıkaracak kadar da değil.

son mesele de yine evrimsel hesaplamalara dair teknik bir konu. şimdi bir tek fitness prosedürü olduğu zaman tüm bireyler bu prosedür üzerinden değerlendiriliyorlar. ama birden çok fitness olduğu zaman ne yapılacağı çok açık değil. benim burda denediğim bir seri mikro evrimi arka arkaya dizmek oldu. yani 4 ayrı fitness'a ait 4 farklı prosedür aynı popülasyon üzerine işliyor. biri o anki eşiğini geçerse sonrakine devrediyor, popülasyonun kaldığı noktadan diğer evrim alıyor. şimdi sorun şurda, bu prosedürlerin birbiriyle çakışan-çelişen hedefleri olabiliyor. o zaman bir prosedür diğerinin yaptığını bozuyor (yani hedefler bağımsız değiller). işte bunun için de baştan bir öncelik sırası belirleniyor. öncelikli bir fitness kendi güncel eşiğinin altına düşerse de bu sefer o fitness'a geçiliyor. karışık gibi oldu. ve karışık da biraz. çok karışık değil ama. detayına şimdi giremeyeceğim ama işledi bu yaklaşım. en azından bu problemde işledi. bir seri deneme yaptım ve genel olarak yaklaşımın çalıştığını görüyoruz, figür 2 ve 3'ten bakılsın.



[figür iki. adaptif ve non-adaptif süreçlerin 4 fitness'lı "consecutive" versiyonda karşılaştırılması. non-adaptif olan gayet güzel çalışıyor. adaptif olan s.çmış. çünkü out + overlap adaptifte çalışmıyor niyeyse. üzerine düşünmek lazım.]

çok fazla detay varmış, şimdi şuraya yazarken nasıl kısaltacağımı şaşırdım, bildiride bunun 3 katı malumat var, nasıl bir terbiyedir bu akademik yazı faaliyeti, bravo doğrusu insanın kafasına vura vura benimsetiyorlar. en önemli bir iki konuyu daha aktarıp keseyim: 1. "inisiasyon haritası": bu haritalar da hedef kompozisyon imajından çıkıyor ve aday imajlar üretilirken buna göre üretilebiliyor. figür 1'de haritasız inisiasyon örnekleri var, figür 2 ve 3'te haritalılar. 2 ve son olarak da "bolluk" meselesi: şimdi böyle bir yaklaşımla ne yapılabilir denirse, bir kere elde keyfi bir renk hedefi var, ondan sonra bizim ürettiğimiz de bir aranjman imajı var, fakat kaç dane damga, hangi damgalar, hangi metinler kullanılacak onu bizim senaryomuz belirliyor. ben tek bir damganın 3 ayrı boyunu kullandım, ama böyle olmak durumunda değildi, farklı damgalar, ebatlar, yazılar kullanılabilirdi. ve mesela aynı hedef imajlarla farklı sayıda damga kullanılabilirdi. ben de iki varyasyon denedim bunla ilgili: normal durum hedef aranjmanındakiyle aynı sayıda tasarım biriminin (DU) bulunduğu versiyon iken bolluk durumu tam iki katı kadar DU'nun olduğu durum. işte bu bolluk durumunda da sonuçlar hedeflere benzeyecekler miydi? prosedürleri oluştururken buna elverecek şekilde toleranslı prosedürler yazmayı hedefledim. sonuçlar da bizce olumlu oldu efendim. onun örneği de aşağıda, figür 3.



[figür üç.]

eksiğiyle fazlasıyla çalışma böyle bir yere vardı. en azından hipotezleri net, sonuçları net, yöntemi açık, hesap veriyor, sonuçları doğru (sabunlama yok) vd vd. plan evrimi denemelerinde bu yaklaşımla ('micro-processes' mi desem 'consecutive approach' mı desem bilemedim) 7 fitness'a kadar çıkıp belirli bir başarı da tutturmuştum. ama daha üzerinde çalışmam lazım. işte adım adım geliştiriliyor ancak. o kadar çok mesele oluyor ki.. önce en bariz ortada olanlardan başlıyorsun, sonra onlar bir yere vardıkça detaya giriyorsun, sonra daha da detaya derken başta hiç düşünülmeyen bir düzeye doğru gelişiyor çalışma ve program...

[bildiriyi kabul ettiler, sunacağım, basacaklar, konferansın parasını bile yatırdım. geriye kaldı bir yığın prosedürü izni pasaportu kağıt işi şusu busu. bildirinin tam metnini buraya, ilk denemelerde ortaya çıkan 'düzenleme'leri de 'kenarlar'a koyuyorum. uçak biletimi ayırtayım önce :) ]

[edit: paket 1: desktop senaryoları sonuçlarından seçmeler.]

[vektör grafiklerde >inkscape, bitmap grafiklerde >gimp, işletim sisteminde >ubuntu (laptopta da windows kullandım gerçi. lisanslı ama), heryerde, herşeyde >python, ve de: scipy, numpy, matplotlib, pycairo, polygon, shapely, psyco, kullanınız, kullandırınız.]

12 Kasım 2010 Cuma

ıvırzıvırbirsürüşey

ikametgahnaklimecköymuhtarlıknüfusmüdürlüğükurtuluşmuhtarınevikarakolevdekimduracakmektupyazbenbildiriyayınladımbakalımnediyorlarsonrainsanıntezhocasıvaronlakonuşsundahatezyazılacakonunkonusuneolacaköbertaraftayurtdışındahalabanatezyaptırmaklailgililermiozamananlaşmalarprosedürlernealemdeneysebirbildiridahavaryetişecekmiönceonuanlamaklazımhadianladıkdiyelimreviewkısmıyenilencekilkkesimlerkısalacakdenemeleryapılacakveeklenecekoesnadaotelbulmalıvegörevlendirmeiçinbaşvurmalıitüsporkültürvebilmemnedahaüçtebirinebilegelmedimaradadaaksigibibayramtatilivaramabenimresmigünlereihtiyacımvargibisankigripasaportalınacakuyusammıbiniyeböyleyorgunumkibençokşahaneolacakhanihallolduçokyaşayenihallolmayanlargüzelbirköyismioldubu

stüdyodabirpaketdahaözgürlüğekoşuyorardındanbirpaketdahabirgezibirpaketbirsergibirpaketyaaradabimerdivenleryapmıştıkyaoneolacakonudakoyalımsergiyepekitamambideevbulmakyerleşmeklazımbupatlamanasılolduyaninerdenezamanbirikmişbukadarişdebirdenpatlayıverdileryoksarahatbiraraşgörarakadaşındadediğigibihallolurmubütünbunlarhallolurdeğilmiçünküoarkadaşrahatvehaloluyorgerçektendertetmemekgerekiyoroluyorgidiyor

5 Kasım 2010 Cuma

dur kalk dur kalk dur kalk

durum raporu: program çalışıyor, senaryolar ve targetlar tamam, deneyler fırında, ara sıra ubuntu'nun topyekün takılması haricinde büyük ölçüde sorunsuz biçimde sonuçları alıyoruz. o kısım kafamı yormaktan çıktı şimdilik. deadline ve indirimli kayıt için son 5 gün. bir an önce oturup metni yazmaya başlamalıyım ki literatür özeti dışında kolay bir iş.
sorun raporu: gel gör ki bir ay sürekli programı çalıştırmakla uğraştıktan sonra insan birden yazmaya geçemiyor, yazası gelmiyor insanın bir türlü, eli varmıyor. hadi araştırmacı, hadi literatür, hadi hatırla, hangi metinler vardı, seç al, haritala, sırala, özetle. önce şemaları mı yapsam? o da biriki gün alır... yoksa hiçbişey yapmasam mı? tatil mi yapsam gündüz seansını? hava da güzelmiş. bir yürüyüşe çıkıp geleyim. sonra havalar değişir.

2 Kasım 2010 Salı

bırakınız karar versinler, bırakınız katılsınlar

stüdyo sergisi tam bir başarı oldu. ilk 6 haftanın işleri sergilendi. "presizyon" deliliği bir ölçüde sonuç verdi. işler olabileceği kadar toparlanmıştı. serginin afişleri, flyer'ları, kokteyl organizasyonu efendim işlerin düzenlenmesi asılması derken yoğun ve haldur huldur bir çalışma ile.. sonra kokteyl günü tüm öğrenciler süslenmiş püslenmiş arkadaşları çağrılmış okuldan da gelen giden oldu, epiy ilgi oldu sergiye, kalabalıktı, şaşırdım, sakiler bir bardak şarabımı takdim ettiler, ortalıkta mutlu mutlu dolandım...

bu "iyi bir atıştı" dendi. doğru olabilir. "katılım" ve "rıza" hedefleyince insan aslında alışageldiğimiz üretim düzeyinin altına düşmeyi göze almalı, çünkü herkesin rızasını alarak ve emir vermeden, şunu bunu dayatmadan bir işi zamanında çıkarmak her zaman mümkün olmayabilir. ama olunca da tam oluyormuş. stüdyoda hep yakalamak istediğimiz inisiyatif alan, işe el atan kolektif ruh böyle bişeydi işte. 3 atıştan birinde tutsa yeter. ahlaki açıdan da insanın içi ferah oluyor. istediklerini ve istedikleri kadar.

siyah ciltler göreceğiz çocuklar

programın yarısını revize ettim hafta sonu. yarın da diğer yarısını, sonraki gün bir önce revize ettiğim kısmını yeniden ve devrisi gün ise yarın revize edeceğim kısmını, e onlar da revize olduğuna göre sonra onları da revize etmek lazım. her revize ettiğimde yeniden parametre testleri başlıyor yine beklenmedik sorunlar yeni revizyonlar yeni testler. aslında 3*2 adet senaryo için birer çıkar yol buldum galba en sonunda. olacak olacak. biraz kendime gelebilirsem. çöktüm ama. histogram fitness'i eskiden iyi çalışıyordu. desktop3*2 senaryosunda patladı. onu eski haline mi döndürsem? sondan öncekinden öncekinden öncekinden önceki haline? methuselah, çok uzun yaşayan adam mı ne, şimdi bu adam 111 yıl önceki olayları unutuyormuş, 110 yıl öncekileri yine hatırlıyor, ama 111 yıl geçince de unutuyor artık. eh 200 yaşına geldiğinde 89 yaşıyla irtibatı kesiliyor, 201 yaşındayken de 90 yaşındaki ben ben değilim artık, ama 90 yaşındaki ben 200 yaşımla aynı insanmış e ben de 200 yaşımdakiyle hala aynı olduğuma göre işte ben bunu çalışıyordum üç yıl önceydi sonra histogram da histogram olmaktan çıktı, dağıtıyor, out_overlap 5000'e vuruyor oha ya histogram nudge'ını kapatacağım, yok en iyisi her fitness'in nudge init'ini ayıracağım al işte niye daha önce düşünmedim ki şuncacık şeyi, hadi revizyon o zaman, doktora doktora olmaktan çıktı bu kazayı kazasız atlatmak, günahsızların kalbini kırmadan diyorum ki bir bisiklet gezisine mi çıksam revizyonsuz çayırlara süreceğiz