28 Ekim 2009 Çarşamba

milli servet

bir ara bir seri kitap istemiştim.. okulun kütüphanesine. yani sürekli aslında kitap istiyorum, sağolsunlar bulurlarsa alıyorlar. yani aslında artık istemiyorum. gigapedya'dan sonra kütüphaneyi arzularımla yormuyorum. katı kitap kalmadı hayatımda. on yıl okuyacak kadar kitabım var bilgisayarımda. neyse efenim bir ara burada anmadığım bir takım başka çalışmalarım için bir bibliyografya hazırlamıştım. sonra yine kütüphaneye kitap isterken bu kitapları da istedim.. 4-5 tane mimarlık konularıyla ilgili kitabın yanında 10-12 kadar da hiç bir yerinden bizim fakültenin mevzularına bağlayamayacağım bir seri kitabı da istemiş bulundum. bunları mimarlık konularıyla kolay kolay bağlayamayacağımı biliyorum çünkü üç yıl boyunca doktoramı ilerletemememin sebebi bu alakasızlık idi. neyse bir gün haber geldi, şu kitapları almayacağız bizle ilgili değil ama şunları alacağız diye. yani ben biraz abartıp çok fazla kitap isteyince makul bir uygulamaya gitmişler. fakat sorun şu ki mimarlıkla ciddi bağlantısı olan kitapların hiçbirini almayıp tümüyle alakasız olanların hepsini almaya karar vermişlerdi. "hiçbirini" (bir tanesini) ve "hepsini". şimdi her hafta ayrı bir haber geliyor istediğiniz kitap alındı, istediğiniz kitap kütüphaneye geldi, sonra kütüphaneci ayrı mail atıyor almak istersen üç gün tutacağım senin için diye... dalga dalga saçmalık ve utanç saçılıyor üstüme, yani hiç gerek yoktu şimdi.. almasaydınız keşki, yani ben de aslında o konuda başka metinlere yoğunlaşmayı düşünüyordum... ımh, yani bu kitapları kütüphane hayatları boyunca kimse elden geçirmeyecek, boşa saçılan nadir kaynaklar... ve durmadan alıyorlar, bir tane daha alınıyor ve bir tane daha, tokat tokat tokat..

Hiç yorum yok: