25 Eylül 2009 Cuma

araştırmacı ve fikirler | researcher and the ideas

bir konferansta, ya da herkesin işinibilir bir ciddiyetle araştırma yapıp tez yazdığı, proje geliştirip iş çıkardığı (kontak ardından kontak kurup toplantı üstüne toplantı yapıyorlar görmeniz lazım) beceri geliştirdiği ve bunları yayınlayıp paylaşıp durduğu bir ortamda biriki gün dolanınca insan kendi durduğu yeri görmeye, hizasını bir anlamaya başlıyor... önce bir iyi tarafından bakıp "neyse fena bir konumda değilim" diyorsun, herkes ne yapıyorsa ne düşünüyorsa biraz orlardasın sen de.. sonra kötü yanı da var: özel bir örnek oluşturmadığın kesin... araştırmacılar arasında sıradan güdük bir araştırmacısın... bugüne kadar yapmış olduğun da hiçbirşey yok aslında...

sonra insan kendini bırakıp bir de fikirlere geliyor.. bir takım fikirlerin ne kadar beylik hale geldiğini görmekte de benzer bir yan var.. hani işte "herkes de böyle düşünüyormuş, bu yaklaşımı şunlarla bunlarla paylaşıyorum" demekte rahatlık huzur var ama o da beylik bir fikirmiş işte öte yandan.. yani insan soruyor: bu konu hep mi böyle açıktı, işler hep mi böyleydi, yoksa dönemsel bir değişim mi geçirdik de şimdi hepimize açık gelmeye başladı? aynı iklimde olmaklan bize de öyle gelmiş, hepimiz fikri benimsemişiz, kendimiz ürettik gibiydi zira ama aslında aynı yerlerden besleniyor da olabilirmişiz, biriki ortak kaynaktan aynı fikirlere gidiyor olabilirmişiz, ya da işlerin durumu bizi aynı fikirlere getiriyor olabilirmiş...

Hiç yorum yok: