29 Mart 2009 Pazar

bana bir sıkıntı geldi | a kind of boredom

1. the in-definitive studio guide to 3400:: the nevertobe-definitive guide to studio3400:: anektotlu tomografi! (too great and mysterious a borrowing from an other-discipline, the usual trick to simultaneously pretend to be creative and also cool. we teach these) 4. we sell cool, contra-cool, post-cool, everythin’ about the cool. the novel or the retro :: always a new product, anything anew. we produce. we market... we, the product.

8. tell what’s out of the picture: (this summer coming to a theater/studio) 10. our current portions 11. our current fortunes 12. our current desires 13. our current make-believe 14. our current wishes 15. our current whatever 16. our current clashes 17. life passes by the way

18. i thinks the most importants things in the worlds is workings/ studyings/ tutorings/ sightseeing/ careeeeeers/ care/ novelty/ the novice/ apprentice/ dispersing/ dismantling/
to be able to say siktret/alittlespring/ sth.../ 19. i think the most confusing thing in the world is producing. 20. our current productions / producings. 21. we wrote a poem: bravo, bize de bu yakışır. it becomes us? it became us. this we became. fine. no, not fine. better. yet could be different. 22. our current aspirations.

23. 3400de dolaşmaklarla ilgili derin hakikatler 24. deep experiments / experiences 25. hızlı kaçmak, zıplayarak kaçmak, koşa koşa kaçmak 26. statüko, kaçanlar, kaçamayanlar, yeni statüko, kaçanlar, kaçamayanlar, ... :: piyasa ve koşulları 27. saygıdeğer 3400 / şerefsiz 3400 28. saygıdeğer tasarım camiası /adı batası tasarım camiası 29. 3400 şov! (on with the show) 30. studio 3400 :: gayrı-reality show / entertainment + 18 31. wavy practice

32. sürüp gidenler: biraz fun, daha çok can sıkıntısı, üzüntü, hayal kırıklığı bolca, 3400ün duygusal haritası, arkası boş vaatlerle kandırılan genç zihinler ve anlaşılmaz bir direngenliğin kahramanı yürütücüler ekibi. 33. 3400ün kahramanlar haritası: markalar haritası: donkişotlar haritası: moğollar haritası: muhafazakarlar haritası: gayrıpolitik orta yolcular haritası: memurlar haritası: 34. studio 3400: memurluğumuzun dünü, bugünü ve geleceği. 35. memuriyet hayatımız 36. 3400ün kendini kandırmalar atlası: temenniler atlası: bilinçsizlikler atlası: farkındaolmamaklık haritası: lüzumsuzluklar haritası: 37. boşa çalışmanın çalışkan hayvanları: karınca 3400: aptallar haritası: gayretkeşler haritası: boşa çalıştırmanın hayvanları: isteksizler haritası: tembelvehaklılar haritası, öküzvehaksızlar haritası

38. dataşov reklamcıları 39. 3400de olan biten tuhaf da değil piyasadan kopuk da değil.. biz muhalefeti, hegemonyaya karşı çıkmayı, ya da yıkıp geçmeyi, ya da sınırları aşmayı değil, olsa olsa reklamcı türü bir kavramlara saygısızlığı öğretiyoruz, bunun da günümüz piyasa süreçlerindeki karşılığı artık mimarların -en azından bazılarının- birer reklamcı da olmalarının beklenmesidir. 3400 o yüzden böyle renklenmiş ve kavramsal açıdan yırtıcılaşmıştır. fena da olmamıştır. bazı meslekler ne kadar aşağılık ve ahlaki ilkelerden yoksun iseler, ne kadar orta yolcu ve düzenle barışık hatta düzenin ürettiği alanlar iseler, o kadar keyiflidirler. mimarlık reklamcılığa yanaşa yanaşa neredeyse eğlenceli bir işe dönüşecektir. (belki o yüzden onu biraz da tiyatroya biraz da dansa biraz da grafik tasarıma yanaştırmaya çalışıyoruz, bütün eğlenceli alanlarda gözümüz var) ama 3400 derinleşmemiştir, derinleşmeyecektir. reklamcılığın sıvaştığı yüzeylerin altını azıcık kazıyınca pıtrak gibi mimarlığın problem çözmeleri, teknikleri, kavramları, tarihsel verileri, ve güncel, moda ya da eskimiş biçimsel mem’leri çıkıyor. 40. keyfimize bakmıyoruz, bişi yapıyoruz şurda 41. hiç uçmuyoruz biz, dimdirek yere basıyoruz, bastığımız yer kopuk uçuk ilgisiz değil ama “visionary”, o yüzden herkes bizle aynı anda görmüyor. piyasa süreçlerini iyi sezmişiz, o kadar. 42. seems to be complex, yes apparently, seems to be incomprehensible, apparently, seems future-oriented, apparently, seems to be avant-garde, barely (but what’s avant-garde anyway?).. to me, it seems, its complexity is quite simple, just the complexity of current practice, it is incomprehensibly programmed by us, perhaps we don’t want to understand no more, we want it to be going towards somewhere else, 'cause actually it isn’t. it is right here. despicable. 43. i respect and disrespect what we are doing, yea this job is done like this, that’s true. but this job serves noone but capitalist productionism. 44. the plato of 3400: people of a soft climate, of a cotton cushion. the hero at an higher level, of self-deception.

45. i want to go awwaaaaayyyyyyyy!!!!!! enough i said. enough is enough. say enough, to our un-estimated mistakes. 46. take a bite of 3400: bitter şokolat. 47. fuck 3400, down with 3400, enough of 3400, no more 3400 48. 3400: non-elective course: how can i be a fine and creative and fedakar white-collar worker to my capitalist employer (and how can i in turn become a shameless capitalist employer) 49. a last sentence on 3400: long begone 50. goodbye, hideous studio.

3400, şov gibi fena gibi bir yer şimdi burda onun fenalıklarından bahsediliyor, yani çok çalıştırıyoruz, biz de buna yetişmek için çok çalışabiliyoruz bakıldığında çok ciddiyetsiz şeyler yapmak için ölürken niye bu kadar işi ciddiye alıyoruz şimdi anladım ki aslında daha rahat olunca da aynı güzellikte gidiyor kasmaya gerek yok, bırakalım, nesneleri üretmeyi nasıl bıraktıysak o üretilen nesnelerin cilalanmasını nasıl bıraktıysak o kendini ezen öz-disiplini de bırakmamak için bir sebep yok. ama bırakmak için var. var evet.

3400 için bkz: kaçak grup ve grup7 (bir grup daha var ama internette yok)

3400 is somewhere like show like bad, and here are the evils of it, i mean we make them work too much, and we in turn work too hard to reach them. while dying to do so unserious things, why do we take it as so serious? now i understand that in fact things go fine as well when you take it easy instead, let go, just as we let 'object producing' go, let polishing of those objects go.. and no reason not to leave that self-grinding self-discipline; but for leaving it. yeş.

Hiç yorum yok: